listeye dön

 

  TODEG İLE BEYNAM ORMANI

10 Ekim 2010 Pazar günü Beynam Kent Ormanı’na, Ahmet DEMİRTAŞ ve Murat ALAN gözetiminde Sezenler Sokak Atatürk Lisesi karşısından başlayan bir gezi gerçekleştirdik. Murat Beyin rehberliğinde yapılan gezilerde otobüs hareket eder etmez katılımcıların kendilerini tanıtmaları artık bir gelenek diyebilirim. Sırayla kendimizi tanıttık yeni yüzlerle tanıştık. Ardından Murat Bey, bizlere gezi hakkında bilgiler vermeye başladı. Yanımıza su almamıza gerek olmadığı, yürüyüş yapacağımız güzergâhta bolca çeşme olduğunu söyledi. Ama biz bu tip gezilere sık sık gittiğimizden zaten tedbirliydik.

Beynam Ormanı, Ankara’ya yaklaşık 40 km uzaklıkta Ankara’da hemen herkesin piknik için gittiği bir dinlenme alanıdır. Ben de ailemle defalarca gitmiş idim. Ama meğer benim daha önce gittiğim yerin TODEG ile gittiğim yer ile uzaktan yakından ilgisi yokmuş. Hep aklımda gördüğüm Beynam ormanı resmi şu şekilde kalmıştır; Çam ağaçları arasında piknik yapan insanlar, ağaçlar altında naylon poşetler, bir sürü piknik artığı… Ama bu gittiğimiz Beynam ormanının benim daha önceleri gittiğim yer ile uzaktan yakından ilgisi yoktu. Anladım ki Beynam Ormanı da iki yüzlü imiş. Bir yüzü ticarethane olan Beynam Mesire Alanı, diğer yüzü de Beynam Kent Ormanı (Ben bu yüzünü bu gezide gördüm ve çok da memnun oldum).

Beynam Kent Ormanı’na ulaştığımızda araçtan iner inmez bu ormanın tarihi hakkında Ahmet Bey bizi bilgilendirdi. Tarihi 1960’lı yıllara kadar uzanıyormuş. İlk olarak Bakanlar Kurulu Kararı ile muhafaza ormanı olarak ayrılmış. 1970’li yıllarda da Doğal Sit Alanı ilan edilmiş. 2005 yılında da kent ormanı olmuş. Dikkatimi çeken bir nokta her statü değişikliğinde korunan alanının azalıp rekreasyon alanının artırıldığı oldu. Yani Beynam ormanının benim bildiğim yüzü her statü değişikliğinde yavaş yavaş oluşturulmuş ve piknikçilere sunulmuş anladığım kadarıyla.

Tanıtımın ardından yürüyüşümüze kaldığımız yerden devam ettik. Gerçekten görülmesi gereken bir kalıntı Karaçam ormanı (tabii bunu da gezi görevlilerimizden öğrendik). Güzergâhta bir izci eğitim alanı mevcut. Bu alan ormanda kalmak zorunda olduğunuzda neler yapabileceğinizi öğretmeye yönelik ünitelerden oluşuyor. Suyu nasıl arıtacağınızdan nasıl avlanacağınıza kadar birçok ünite var. Yürüyüşe devam ederken yol kenarlarındaki gözlem kulelerinden birine çıktığınızda gördüğünüz manzara çöl ortasında bir vaha görünümünde olan Beynam manzarası oluyor. Bozkırın ortasında yemyeşil bir alan hayal bile edemiyor ama görüyorsunuz.

Gezimizin devamında gerek yol kenarlarında gerekse içlerde numaralanmış ağaçlar dikkatimizi çekiyor. Yine bu şekilde numaralanmış bir ağacın yanında durduk ve Murat Bey bu numaraların ne anlama geldiği hakkında bilgiler vermeye başladı. Bunlara plus ağaç deniyormuş. Bu ağaçlar genetik çeşitlilik bakımından o bölgede en iyi ağaçlarmış. Tabii işin teknik boyutunu bilmediğimden seçilen ağaçtan daha güzel görünen ağaçları neden seçmediklerini sordum. Bu ağaçlar bir heyet tarafından seçiliyormuş. Gen ve ağacın dayanıklılık, verimi gibi teknik özellikleri ağaçların seçiminde kıstasmış.

Ankara’ya dönüş vakti geldi ve aracımıza bindik. Yolda bir köyde mola verdik. Artvin yöresine has bir ekmek yapılıyormuş. Onlardan satın aldık. Mis gibi ekmek kokuları arasında evlerimize döndük. Ankara’da yaşayanların mutlaka görmesi gereken bir yer olduğunu düşünüyorum. En azından Beynam’ın sadece piknik yapılan bir orman olmadığını görebilmek için…

 

            Gülşah TUĞSUZ

Ekim 2010

Etkinliklerimize ilişkin bilgi almak istiyorsanız lütfen bize bildirin - eko.tur@gmail.com
        ANKARA 2008