|
|
ORADA BİR ORMAN VAR UZAKTA...
Figen AYDOĞDU
Çamlıdere’deki fosil ormanını bileniniz varmı? Neden oluşmuş, nasıl
bulunmuş, milyonlarca yıl öteden gelirken nasıl bir değişime uğramış? Bu
soruların yanıtlarını hem bir akademik ağızdan, hem de bu ormanı
keşfeden ve gönüllü koruyucusu olan bir Anadolu insaınıdan dutmanın
heyecanını tattınız mı? Öyle ki, tarihin çok ötelerinden bir zamanlar
sular altındaki Anadolu’nun kalıntıları olduklarını bilerek, bu
güngörmüş ve taşlaşmış ağaçlara dokunduğunuzda içinizi saran ürperti,
ölümsüzlüğün ne muazzam olduğu düşüncesine götürüyor sizi. Bunun yanı
sıra; bir ormana bu niteliği kazandıran özelliklerin neler olduğunu, bir
ağacı kesmeden yaşının nasıl hesaplandığını, ağaçların türlerini,
ormandaki dev karınca yuvalarında yaşamın nasıl bir döngüyle sürdüğünü
biliyor musunuz? Peki, kentin karmaşasından, geniş caddelerden,
kalabalığı ve albenisiyle hep daha fazla tüketmeye davet eden alışveriş
merkezlerinden, hele hele ana yoldan uzaklaştığınızda bir ormanın
derinliğinde, bir vadinin kıvrımında, bir kır çiçeğinin dinginliğinde
çoğu kez ayırdına varamadığınız bir gizi, bir inceliği keşfettiğinizde
sizi özünüze yönelten o duyguya ne demeli? “Hayat dokusunun içinde
sadece bir lif” olduğunuzu iliklerinize kadar hissettiren, doğanın yaban
yalnızlığında çoğalma isteği yaratan, keşif duygusunun kışkırtıcılığını
yaşatan doğa gezilerinde işte bu soruların yanıtlarını buluyor,
ayaklarınızda başlayan bu yolculuğun yüreklerinize uzandığına tanık
oluyorsunuz.
Türkiye Ormancılar Derneği Ekoturizm Grubu’nun Nisan ve Mayıs ayları
içinde Kızılcahamam-Çamlıdere Fosil ormanı-Çamkoru ve Çubuk-Karagöl’e
günübirlik olarak düzenlediği gezilere ilk kez katıldığımdan nasıl bir
organizasyonla karşılaşacağımdan, beklentilerimin nasıl karşılık
bulacağından açıkcası emin değildim. En azından kendi çapımda uzun bir
parkurda yürümenin nimetleriyle yetinebileceğimi düşünmüş, bu da yeter
demiştim. Ancak bulduklarım bunun çok ötesindeydi. Yürüyüş ve piknikten
başka neler vardı bu gezilerde? Tarih vardı, doğa vardı, bilgi vardı,
keşif duygusunun verdiği haz ve özüne dönüşün dinginliği vardı ve en
önemlisi çok güzel insanlar vardı. Az değil, her iki geziye de iki
otobüs dolusu yani yaklaşık 90 kişi katılmıştı. Her yaş grubunu kapsayan
bu kalabalık ekibi yönlendirme ve gezinin disiplinini sağlama oldukça
zor olmalıydı. Ancak rehberlerimizin telaşsız disiplini ve deneyimleri
burada kendini gösterdi. Kimseyi incitmeden, gerekli uyarıları yaoarak
olası kazalara meydan vermeden, bulunduğumuz yerlerle ve ormanla ilgili
bilgileri içten bir istekle, hevesle aktararak katılımcıları
bilgilendiren ve yönlendiren gezi görevlisi/rehber arkadaşların bu
gezilerden duyulan memnuniyetlerde büyük payları olduğuna inanıyorum.
Katılımcıların en ekonomik ve ve aynı zamanda azami faydayı elde edcek
şekilde kar amacı gütmeden geziden yararlanmalarını sağlayan Türkiye
Ormancılar Derneği Ekoturizm Grubuna teşekkür ediyor, gezilerin devamını
diliyorum.
Bu arada bu gezilerde edindiğim bir iki bilgiyi daha sizlerle
paylaşmazsam içim rahat etmeyecek. Ankara Savaşı’nın yapıldığı alanın da
gösterildiği ve bilgi verildiği Çubuk-Karagöl gezisinde, Çubuk’taki
havaalanına adını veren Esenboğa’nın ve bir gölle anılan Mogan’ın
Timurla savaşan Yıldırım Beyazıt’ın bu savaşta kahramanlıklar gösteren
kumandanlarının adlarının olduğunu ve piknik alanı olarak düzenlenen
Karagöl’ün yaklaşık 100 metre derinliğinde ve etrs huni şeklinde bir
krater gölü olduğunu öğrendim. Benden bu kadar. Gerisini merak
ediyorsanız, siz de bu gezilere katılın derim.
|
|
|