ekoturizmgrubu |
||||
Türkiye Ormancılık Sektörü
Açısından Ekoturizm
Doç. Dr. Kenan Ok
İ.Ü. Orman Fakültesi
Ormancılık Ekonomisi Anabilim Dalı
Ekoturizme yönelik hızlı ilgi artışı, kavramın
içeriğine yönelik tartışmaların da hızla artmasına neden olmuştur.
Gerçekten de, 2001 yılında yapılan bir çalışmada turizm yazınında
yer almış seksen ayrı ekoturizm tanımı (Fennell, Dowling 2003)
belirlenmiştir. Kavramdan yola çıkarak etkinlikleri tanımlamak
yaklaşımı yanında, etkinliklerden kavrama ulaşmaya çalışmak da
mümkündür. Örneğin Rahemtulla ve Wellstead (2001) çalışmalarında bir
yandan tanımları açıklarken, diğer yandan ekoturizm ile ilgili,
ilgili değil ve nötr olarak adlandırdıkları etkinlik listeleri
vermişlerdir. Bu çalışmada; yaban hayatı gözlem, kano binmek, uzun
kır yürüyüşleri yapmak, yerlileri veya aborjinleri ziyaret etmek,
kuzey ışıklarını izlemek, fotoğrafçılık ve botanik çalışmaları
ekoturizmle ilgili tatil ve boş zaman etkinlikleri olarak
gösterilmişken, balıkçılık, avcılık, kar motosikleti sürmek, buz
kırarak balıkçılık yapmak ekoturizmle ilgisi olmayan etkinlikler
olarak tanımlanmıştır. Buna karşılık, botçuluk, kampçılık, ata
binme, çiftlik tatilleri, rafting, köpek kızakçılığı, yüzme, fosil
avcılığı, tut bırak balıkçılığı ekoturizm açısından nötr etkinlikler
(Rahemtulla, Wellstead 2001) olarak gösterilmiştir. Bu çalışmanın amacı ekoturizm kavramını tartışmak
değildir. Ancak, ormancılık sektörü açısından değerlendirilen bir
kavramdan ne anlaşıldığının bilinmesi, sektör için yapılan
değerlendirmelerin mantıksal kaynağının anlaşılması için de
gereklidir. Bu nedenle ormancılık açısından dikkat çekici bazı
tanımların verilmesi yeterli ve zorunludur. Uluslararası Ekoturizm Topluluğu’nun (TIES) 1990
yılında yapmış olduğu tanıma göre ekoturizm, “yerel halkın varlığını
geliştiren, çevreyi koruyan, doğal alanlara yönelik sorumlu bir
seyahat”tir. TIES’e göre ekoturizm; etkileri en aza indirmek,
çevresel ve kültürel bilinç
ve saygı oluşturmak, ziyaretçilere ve ev sahiplerine olumlu
deneyimler yaşatmak, koruma işleri için doğrudan finansal destek
oluşturmak, yerel halka yetkiler, finansal faydalar sağlamak, ev
sahibinin politik, çevresel ve sosyal iklimine duyarlılığı artırmak
(TIES, 2010) ilkelerine göre yapılması gereken bir turizm biçimidir. Weaver’ın tanımına göre “ekoturizm
öğrenme deneyimlerini
destekleyen, doğal çevrenin ilişkili kültürel kapsamıyla birlikte
değerini artıran bir turizm şeklidir” (Fennell, Dowling 2003). Bu
çalışmada da ekoturizmin eğitici yanı, sürekliliği ve kırsal hayat
ile bağı özellikle dikkate alınarak Türkiye ormancılığının farklı
yönetsel birimleri açılarından ekoturizm kavramı irdelenmiştir.
Bilindiği gibi, Türkiye ormancılığı için bir yol
gösterici olmak üzere, 2004- 2023 yılları için Ulusal Ormancılık
Programı hazırlanmıştır. Bu program ormancılık sektörünün geleceğine
yönelik anlayışların resmi bir kanıtı olarak önemlidir. Ulusal
Ormancılık Programı’nın dört yerinde ekoturizm kelimesi geçmektedir.
Ekoturizm kelimesinin geçtiği bu yerler sektörün konuyla ilgili
kurumsal ve resmi yaklaşımını temsil etmesi açısından önemlidir. Ulusal Ormancılık Programı’nın
Ormanların sosyal ve kültürel hizmetlerinden faydalanma ile ilgili
politikaları
arasında yer alan 3.3.2.1. numaralı politikası “Toplumun
ormanların sosyal ve kültürel hizmetlerinden (rekreasyon,
ekoturizm, peyzaj,
av-yaban hayatı, avcılık, eğitim, vb.) faydalanma ile ilgili mevcut
ve gelecek dönemlerdeki talep ve beklentileri ile bu hizmetlerin
yükselen değerleri, ülkenin sürdürülebilir kalkınmasına katkılarının
önem ve potansiyelleri konusunda orman teşkilatında ve diğer ilgili
kurumlarda ve ilgi gruplarında
gerekli bilgilenme ve
bilinçlenmenin sağlanması”
şeklindedir. Politika
3.3.2.1. ile ilgili olarak, Ulusal Ormancılık Programında 3.2.1.
numaralı strateji oluşturulmuştur. Strateji 3.2.1. “Toplumun
ormanların sosyal ve kültürel hizmetlerinden (rekreasyon,
ekoturizm, peyzaj,
av-yaban hayatı, avcılık, eğitim, vb.)
faydalanma ile ilgili mevcut ve gelecek dönemlerdeki talep ve
beklentileri ile bu hizmetlerin yükselen değerleri, ülkenin
sürdürülebilir kalkınmasına katkılarının önem ve potansiyelleri
konularındaki yeterli bilgilerin elde edilmesi için araştırma
ve değerlendirme
çalışmalarının gerçekleştirilmesi. Orman teşkilatında, orman
köylüleri arasında ve diğer ilgi gruplarında
bilinçlendirme ve ilgi
artırma çalışmalarının orman teşkilatı ile diğer ilgi grupları
işbirliği ile gerçekleştirilmesi (2008 yılına kadar) ve sürdürülmesi”
şeklindedir.
Ulusal Ormancılık Programı’nın
109 numaralı eylemi, 3.3.2.1 numaralı politika ve 3.2.1 numaralı
stratejiyle ilgili ve içinde ekoturizm kelimesi geçen bir eylemdir.
Eylem 109’a göre “Hızla
kentleşen ve değişen toplumun ormanların sosyal ve kültürel
hizmetleri (rekreasyon, kent ormanları,
ekoturizm, peyzaj,
avcılık, sportif balıkçılık, vb.) ile ilgili talep ve beklentiler
ile bu hizmetlerin yerel ve ülke ekonomilerine potansiyel katkıları
konusunda envanter,
araştırma değerlendirme çalışmalarının gerçekleştirilmesi“
Doğa Koruma ve Milli
Parklar Genel Müdürlüğü’nün koordinasyonunda, ilgi gruplarının
katılımıyla başarılması gereken birinci öncelikli bir görevdir.
Ulusal Ormancılık programında
ekoturizm kelimesinin geçtiği son yer, 3.4.3 numaralı stratejidir.
Bu strateji, Yerel haklara saygı,
orman köylülerinin yaşam şartlarının iyileştirilmesine ve
yoksulluğun azaltılmasına katkı konulu politikanın bir
parçasıdır. Strateji 3.4.3.’e
göre “Orman
köylülerinin ve örgütlerinin, ormanların ürünlerinden ve
hizmetlerinden (odun ve odun dışı orman ürünlerinin yetiştirilmesi,
hasadı, işlenmesi, pazarlanması, küçük su kaynaklarından faydalanma,
uygun alanlarda çok amaçlı ağaçlandırmalar, hayvan yemi
faydalanması, silvipastoral uygulamalar,
ekoturizm, köy
avlakları, balıkçılık, vb.) faydalanma kapasitelerinin
güçlendirilmesine yönelik çalışmaların (eğitim, pilot çalışmalar,
finans desteği, vb.), orman köy örgütleri, orman teşkilatı, sivil
toplum örgütleri ve diğer ilgili kuruluşların ortak ve eşgüdümlü
çalışmaları ile gerçekleştirilmesi”
gerekmektedir. Strateji 3.4.3.’le ilgili eylemlerde ekoturizmin
doğrudan yer almadığı, genelde kırsal kalkınma odaklı başkaca
eylemlerden söz edildiği görülmektedir.
Ulusal Ormancılık Programında
yer alan politika, strateji ve eylemlerden görüldüğü gibi,
ormancılık sektörünün ekoturizmle ilgilenme niyeti “değişen
toplumsal taleplere uygun üretimler yapabilmek, yerel halkların
haklarına saygılı kırsal kalkınma” yapmaktır. Üstelik ekoturizm
yönetiminin henüz ilk aşamaları olan, kavramın tanıtımı,
toplumsallaştırılması, potansiyel belirlenmesi aşamalarıyla
ilgilenildiği, etkinlik planlama, etkinlik uygulama, izleme ve
değerlendirme aşamalarıyla ilgili politika ve strateji
belirlenmediği görülmektedir.
Ekoturizmin doğa koruma
boyutunun da programda yer almadığı anlaşılmaktadır. Ekoturizm
tanımlarında özellikle belirtilen bu durumun ormancılık sektörü
tarafından nasıl algılandığı, Ulusal Ormancılık Programından
anlaşılamamaktadır.
Orman Genel Müdürlüğü (OGM), devlet ormanlarının
yönetiminden, kamu ve özel ormanların denetiminden sorumlu
ormancılık kurumudur. Bu kurumun 2010-2014 yılı Stratejik Planı
incelendiğinde, dört kurumsal amaca sahip olduğu görülmektedir.
Ekoturizm bu kurumsal amaçlar içerisinde “orman kaynaklarından
faydalanma” amacı içerisinde yer bulmaktadır. Bu amaç kapsamında
“ormanların ürettiği mal ve hizmetlerden toplumun gelişen ve değişen
beklentilerini en üst düzeyde karşılamak, ormanlardan çok yönlü ve
sürdürülebilir şekilde faydalanmak” kurumsal bir amaç olarak kabul
edilmiştir. Bu amaç kapsamında Bu amaç ve hedeflerin şüphesiz ekoturizm ile
ilgisi bulunmaktadır. OGM’nin bu amaç ve hedefler doğrultusunda
yapacağı çalışmalar ekoturizm olanaklarını geliştiren çalışmalardır.
Ancak sürdürülebilir bir ekoturizm yönetimi, tatmin edici bir
ekoturist faydalanması için başkaca kararların da alınması
gereklidir. Bu kararların başında OGM’nin söz konusu
alanlarda sürdürülebilir bir hizmet verebilmesi için gerekli
finansal kaynakları nasıl elde edeceği konusu gelmektedir. Şüphesiz
odun hammaddesi satışlarından elde edilecek gelirlerle sosyal ve
kültürel hizmet arzının sübvanse edilmesi düşünülebilir. Fakat bu
seçeneğin odun piyasasındaki olumsuz gelişmelere çok bağımlı bir
durum yaratma tehlikesi bulunmaktadır. Bu nedenle, sosyal ve
kültürel hizmetlerin arzının daha sağlam ve bu hizmetlerle doğrudan
ilişkilendirilmiş gelirlerle finansmanı düşünülmelidir. Ancak,
OGM’nin mesire yerlerindeki performansı dikkate alındığında,
ekoturizm hizmetlerinden gelir elde edebilme kapasitesinin zayıf
olacağı hemen anlaşılmaktadır. Gerçekten de OGM, hizmetlerin sunumu
konusunda giriş ücreti toplama, mekân kiralama dışındaki
uygulamaları tanımamaktadır. OGM’nin netleştirmesi gereken bir başka konu,
hangi orman parçalarının, hangi miktarda ekoturizm ve benzeri
amaçlara tahsis edileceğini kararlaştırma yöntemidir. OGM, 2008
yılında yeni bir Orman Amenajman Yönetmeliği kabul etmiştir. Bu
yönetmeliğe göre orman fonksiyonları belirlenmekte, belirlenen
fonksiyonun gerektirdiği plan yapılmaktadır. Ancak adı geçen
yönetmelik incelendiğinde, işlevlerin ayrılmasında kullanılması
gereken karar modelinden, ekoturizm veya rekreasyon amaçlı bir orman
parçasının envanter yapma şekline kadar pek çok konuda açıklıkların
bulunduğu görülmektedir. Bir orman parçasının herhangi bir amaca
tahsis edilmesinin sosyal, ekonomik ve çevresel açılardan
açıklanabilir gerekçelerinin olması gereklidir. Yukarıda da belirtildiği gibi, OGM ekoturizm ve
rekreasyon amaçlı ormanlar ayırmaktadır. Ancak, bir orman parçasına
herhangi bir işlev vermek, o orman parçasında kendiliğinden söz
konusu amaç kapsamında en iyi sonuçları doğurmamaktadır. Ayrılan
alanın amaçlanan işlev kapsamında taktik düzeyde planlanması
gerekmektedir. Ekoturizm ve rekreasyon amaçlı ormanlarda planlamanın
nasıl yapılacağı amenajman yönetmeliğinde açıklanmamış, bir başka
değişle planlanmadan yönetilmek durumunda bırakılmıştır.
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü
(DKMP) milli park, tabiat parkı, tabiat anıtı, tabiatı koruma alanı
gibi ekoturizm bakımından diğer ormanlara göre daha çekici alanların
yönetiminden sorumlu bir genel müdürlüktür. Bu genel müdürlük
sorumluluk sahaları ekoturizm olanaklarını daha fazla taşımakta
fakat ekoturizmin olası olumsuz etkileri açısından da daha büyük bir
riski üstlenmektedir. Ulusal Ormancılık Programındaki eylem 109’dan da
görüleceği gibi, ekoturizm konusunda koordinasyon ve öncülük görevi
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nündür. Bu
görevlendirme, işin doğası gereği doğru kabul edilmesi gereken bir
görevlendirmedir. Gerçekten de turizm, ekoturizm, rekreasyon
konularında sektörün lideri DKMP Genel Müdürlüğü olmalıdır. Ancak, ekoturizm ve turizm yönetimi
hizmet ağırlıklı
faaliyetlerin yönetimi demektir. Hizmet, görünür bir mala bağlı
olarak veya olmadan, değişime taraf gruplardan birine fayda sağlamak
üzere teklif edilen soyut bir eylem veya etkinliktir (Kotler 1997).
Hizmet; belirli derecelerde kullanıcısına doyum sağlarken, mülkiyet
sahibi yapmayan ve esasen görünmeyen fakat tanımlanabilen bir
etkinliktir (Kinnear, Bernhardt 1990). Hizmetler soyut olmaları,
ayrılmazlıkları, değişkenlikleri veya standartlaştırılmalarındaki
güçlüler ve dayanıksız olma özellikleriyle görünür mallardan
ayrılır. Hizmetler satın alınmadan veya talep edilmeden önce
görülemez, tadılamaz, işitilemez ve koklanamazlar, aynı anda
üretilir ve tüketilirler. Depolanmaları söz konusu değildir. Bu
nedenle hizmet sunan ile hizmeti talep edenin aynı yer ve zamanda
bulunmaları gerekmektedir. Aynı hizmet farklı kişilerce
sunulduğunda, fiziksel mallardaki gibi homojen özellikler elde
edilememektedir. Dolayısıyla, hizmeti sağlayan değiştiğinde hizmetin
niteliği de değişiklik göstermektedir (İlter, Ok, 2007). Kinnear ve Bernhardt’a (1990) göre hizmetleri
donanıma dayalı hizmetler ve insana dayalı hizmetler olarak ikiye
ayırmak mümkündür. Donanıma dayalı hizmet denildiğinde, otomatik
araba yıkama, kuru temizleme, hafriyat işleri gibi hizmetler akla
gelmektedir. Bu açıdan bakıldığında bazı ekoturizm etkinliklerinin
donanıma dayalı hizmetler olduğu görülmektedir. Ancak hizmetlerin
insana dayalı olarak adlandırılanları da ekoturizm ile ilgilidir.
İnsana dayalı hizmetler, niteliksiz işgücü, nitelikli işgücü ve
uzman hizmetleri olarak sınıflandırılmaktadır. Bazı ekoturizm
etkinliklerinin yapılabilmesi için rehber, alan kılavuzu, çantacı,
vb. insana dayalı hizmetler almak zorunludur. Uzun arazi
yürüyüşlerinde çantacı hizmeti veya yeme içme sırasında garsonluk
hizmeti yeterli olabilir. Ancak, biyolojik çeşitlilik açısından çok
zengin bir korunan alanın keşfedilebilmesi için o alan ve konuda
uzman rehberlere ihtiyaç vardır. DKMP Genel Müdürlüğü’nün faaliyetleri ve
ziyaretçilerin memnuniyet düzeyleri Memişoğlu (2009) tarafından
Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı’nda incelenmiştir. Yapılan
incelemede ziyaretçilerin tatmin düzeyleri; Alan kılavuzları ve
rehberlik hizmetleri, Gezi düzenleyen organizasyonların sundukları
hizmetler, Milli Park yönetim hizmetleri, Hediyelik eşya hizmetleri
ve Milli parkta sunulan diğer hizmetler konularında ayrı ayrı
ölçülmüş ve tüm alanlarda ziyaretçilerin “tatmin olmadıkları” tespit
edilmiştir. Gelibolu örneği göstermektedir ki DKMP Genel
Müdürlüğü’nün hizmet yönetimi konusunda sıkıntıları bulunmaktadır.
Ekoturist, tanımından da anlaşılabileceği gibi, kitle turizmine
katılan ziyaretçilere göre daha bilgili, daha öğrenme istekli ve
daha özel hizmetlere ilgi duyan bir kişidir. Bu nedenle bir milli
parkların sıradan ziyaretçileriyle ekoturistler karşılaştırıldığında
daha ayrıntılı ve uzmanlık gerektiren bir hizmet sunumunun
zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Genel coğrafi bilgilerle
tanımlanmış, bitki ve hayvan listeleri dışında flora ve fauna
bilgileri bulunmayan, yerel kültürün yüzeysel olarak bilindiği
ortamlarda ekoturizm yapılabilmesi güçtür. Oysa pek çok korunan alan
için bu bilgiler yeterince araştırılmamış ve faydalanabilir
biçimlere dönüştürülmemiştir. Milli park kapılarına dahi eleman
bulamayan, giriş ücreti toplama işini bir problem olarak gören bir
kurumun, “eğitici” kılavuzluklar yapabilmesi olanaksızdır. DKMP Genel Müdürlüğü sınırları içerisinde yapılacak ekoturizm etkinlikleri konusunda bir başka sıkıntı, korunan alan statülerine uygun planlama düzeni ile ekoturizm planlama ve yönetim çalışmalarının henüz uyumlu bir şekle kavuşturulmamış olmasıdır. Milli parklar için gerekli gelişme planları ile ekoturizm planlarının uyumlu hale gelmesi gereklidir. Bu planlar sadece fiziki tesislere yönelik öneri, kısıt ve kararları içermemeli, korunan alanın misyonu, vizyonu, korunan alanın misyonu çerçevesinde plan dönemi içerisinde geçerli olacak, farklı yönetsel alanlar için belirlenmiş stratejik amaçları da içermelidir. Ekoturizm faaliyetlerinin istense de istenmese
de, öncelikli amaç haline getirilse de getirilmese de hem ticari,
hem de ekonomik yönü bulunmaktadır. Bir kişi veya kurum ticari
amaçlarla ekoturizm etkinliği düzenleyebilirken, bir başka kurum,
kuruluş amacındaki hedefleri gerçekleştirmek için, kar amaçsız
ekoturizm etkinlikleri düzenleyebilmektedir. DKMP Genel
Müdürlüğü’nün ekoturizm etkinliğini düzenleyenin amaçlarıyla uyumlu
bir kurumsal politika geliştirmesi, kar amacıyla hareket edenlerden
kurumsal gelirler elde ederken, kar amaçsız hareket edenlerle
kurumsal amaçlarını gerçekleştirme yönünde ortaklıklar kurması
gereklidir.
Çeşitli ekoturizm tanımlarında vurgulandığı gibi,
ekoturizmin yerel ekonomilere önemli etkileri bulunmaktadır.
Ziyaretçilerin harcamaları, hizmet arz edenlerin gelirlerini
oluşturmaktadır. Bu durum Ulusal Ormancılık Programı’nda da doğru
bir şekilde ele alınmış ve ülkemiz kırsal kalkınma sorununda,
ekoturizmin yaratabileceği olanaklardan faydalanmak istenmiştir.
Gerçekten de Türkiye orman köylerinin ekoturizm alanında
değerlendirebileceği hem doğal hem kültürel değerleri (üstünlük ve
fırsatları) bulunmaktadır (Kahveci, Ok, Yılmaz, 2003). Bununla birlikte, orman köylüleri ve ekoturizm
konusunda var olan zayıflık ve tehditlerin de dikkate alınması
gereklidir. Orman köylülerinin ekoturizm konusundaki bilgi
eksikliği, yaşlanan köylü profili, sahip oldukları kültürel
değerleri, olanakları ekoturistlerle paylaşma, onlara açma
konusundaki isteksizlikleri, ekoturizm ile ilgili profesyonel kişi
ve kurumlarla diyalog kurabilme deneyimsizliği en büyük zayıflıklar
olarak dikkat çekmektedir. Ekoturizm ve kırsal kalkınma konusunda en büyük
tehdit, yaratılan kapasitelerin kırsal yaşam dışı kişi ve kurumlar
tarafından doldurulmasıdır. Gerçekten de, iyi düzenlenmediği
takdirde, alan kılavuzu yetiştirme kursların kırsal hayatın
dışındaki kişilerce doldurulabildiğine yönelik deneyimler
yaşanmıştır. Ekoturistlerin en büyük harcamaları arasında yer alan
ve yerel ekonomi için en büyük gelir kapısı olan konaklama, yeme
içme, ulaşım hizmetlerinin bölge dışı kişilerin geliri haline
gelebildiği görülmüştür. Bu tehditler ayrıca bir sosyal çatışma
tehdidini de doğurduğu için önemlidir. ORKÖY Genel Müdürlüğü’nün sektör içerisindeki
yeri ve rolü dikkate alındığında, ekoturizmin kırsal kalkınma
boyutunu yönetmesi gerektiği kolaylıkla anlaşılmaktadır. Adı geçen
genel müdürlük kırsal kalkınma amaçlı projelere destekler
vermektedir. Bazen bu destekler karşılıksız dahi olabilmektedir.
Ancak genelde proje bazlı kredi verme çalışmaları yapılmaktadır.
ORKÖY’ün kredi verdiği alanlar içerisine ekoturizm ve ilişkili
konular da girmeye başlamıştır. Pansiyonculuk yapmak isteyenler,
konaklama tesislerini iyileştirmek isteyenler desteklenmektedir.
Ancak, köylünün zayıf olduğu alanlar sadece bu konular değildir.
Üstelik bazı eksiklikler köylülerce talep edilecek projelerden çok,
idarenin hazırladığı ve uyguladığı projeleri gerektirmektedir.
Ekoturizm konusunda bilinç geliştirme çalışmaları, alan ve kültür
ile ilgili deneyim kazandırma eğitimleri, kişisel iletişim, yabancı
dil, servis yapma gibi sunum becerilerini artırıcı eğitimler bunlara
örnektir. Orman köylülerinin profesyonel turizm aktörleriyle
ilişkilerini geliştirme konusunda danışmanlığa ve himayeye
ihtiyaçları bulunmaktadır. ORKÖY’ün kapasite geliştirme, bilinç
oluşturma, beceri kazandırma, yönlendirme amaçlı projeleri ilgili
kişi ve kurumlarla işbirliği halinde hazırlaması ve yürütmesi
gereklidir. Bunlara ek olarak, ekoturizm yapabilecek köy ve köylüler
için gerekli liderleri oluşturma, destekleme programları
üretmelidir.
Ekoturizmin ormancılık sektörü açısından
“faydalanma” boyutuyla ele alındığı Ulusal Ormancılık Programı’nın
içerdiği politika ve stratejilerden anlaşılmaktadır. Gerçekten de
ekoturizm gelişen yapısıyla, toplumun ormanlardan farklı bir
faydalanma biçimi, kırsal kesimin kalkınması için bir fırsat
anlamına gelmektedir. Fakat bu kapsamla sınırlı bir değerlendirme,
ormancılık sektörü için ekoturizm fırsatlarını yeterince
değerlendirebilen bir yorum olamamaktadır. Türk Ormancılık sektörü sık sık insandan çok
ormanı düşünmekle, dağı taşı tel örgülerle çevirip insanları
kısıtlamakla, köylüden çok ayıları sevmekle suçlanmış bir sektördür.
Bu suçlamalar bazen devletin en üst kademelerine gelebilmiş kişiler
tarafından dahi yapılabilmiştir. Söz konusu örnekler, ormancılık
sektörünün bir varlığı neden koruduğunu topluma anlatamadığının
göstergeleridir. Şüphesiz yapılan suçlamaların art niyetli olanları
da olmuştur. Fakat mesleği ormancılık olmayan, uzmanlık alanı doğa
ile ilgisiz kişilerin bir biyoçeşitlilik alanının önemini tam idrak
etmesini beklemek akla uygun değildir. Bugün ormancılık eğitimi
almış olmasına rağmen, ormanların seçenek veya miras değerinin ne
olduğunu bilmeyenlerle karşılaşılabiliyorsa, bir köylüden, bir
doktordan, bir sanatçıdan kısacası ormancılık açısından sıradan bir
vatandaştan bu değerleri geliştirmek üzere korunan alanları
desteklemesini beklemek hayalciliktir. Bir milli park ile bir tabiat parkının, bir
tabiatı koruma alanı ile bir mesire yerinin farkını topluma öğretme,
bu farklara uygun davranış gösteren bireyler yetiştirme sorumluluğu
ormancılık sektörünündür. Ekoturistler, “öğrenmek”
üzere seyahat eden kişilerdir. Ekoturistler yemek, içmek,
tüketmekten çok, keşfetmek
istemektedir. Bu amaç ve niyetler ormancılık sektörü için önemli bir
fırsattır. Ormancılık sektörü bir tabiat parkını ziyaret
eden ekoturisti tatmin edebildiği zaman, sadece tabiat parkına zarar
vermeden gerçekleştirilmiş bir etkinliği başarmamakta, tabiat
parkına dost bir müttefik yaratmaktadır. Ekoturistler ziyaret
ettiği, neden korunduğunu iyice öğrendiği, hayran kaldığı bir
korunan alanın sürekli izleyicisi haline gelmekte, oranın yönetimi
için bağışlar yapmakta, söz konusu alan çeşitli tehditlerle
karşılaştığında, lobi faaliyetlerine katılarak koruyan kişi ve
kurumları desteklemektedir. Ekoturistlerin ziyaret mekanlarında
yaptıklarından çok, ziyaret sonrası etkileri önemlidir. Ülkemiz ormancılık sektörü hızla artan nüfusun,
çarpık kentleşmenin, plansız ekonominin sürekli mağdurudur ve öyle
devam edeceği görülmektedir. Bu nedenle ormancılık hızla toplumsal
desteğini artırmanın yollarını aramalıdır. Bu nedenle, ekoturizm ve koruma denildiğinde,
sadece olası ekoturizm faaliyetlerinin doğa üzerinde olumsuz
etkilerinin giderilmesi anlaşılmamalıdır. Ekoturizm faaliyetleriyle
korunan alan dostlarının oluşturularak, koruyucu insan
topluluklarının, kitlelerinin oluşturulması hedeflenmelidir.
Yukarıda belirtilen kurumların yayın, tanıtım ve eğitim birimlerinin
sorumlulukları arasına, gelişen ekoturizmden sektörel eğitim
çalışmalarında nasıl yararlanılabileceği sorunu da girmiştir. Ancak,
bu birimlerin söz konusu soruna yönelik yaklaşımlarını açıklayan
göstergeler henüz ortaya çıkmamış, tekil ekoturizm etkinlikleri
düzenlemek, bu alanda yeterli çaba haline gelmiştir. Diğer yandan, bazı kurumların toplumsal ilginin
hızla arttığı kent ormanlarının, mesire yerlerinin yönetimlerini
ormancı olmayan, örneğin belediyelere, devrettikleri
gözlemlenmektedir. Bir belediyenin artan toplumsal ilgiyi kurumsal
başarıya dönüştürme gayretiyle karşılaştırıldığında, bu devirlerin
nedeni, haklılığı anlaşılamamaktadır. Ormancılık sektörünü yöneten
bazı kişi ve kurumların odun hammaddesi dışındaki ormancılık
değerlerinin nasıl toplumsallaştırılacağı sorununun halen farkında
olmadıkları, kolaycı bir yol izledikleri görülmektedir. Ormancılık
sektörü bu gelişimlere, değişimlere ya uyum sağlayacak ya da
toplumdan daha da uzaklaşacak bir yol ayrımındadır. Kaynaklar ÇOB, 2004: Ulusal Ormancılık Programı 2004-2023, Ankara. Fennell, D. A. Dowling, R. K. 2003: Ecotourism Policy and Planning, Pages: 379, Publisher: CABI Publishing, ISBN: 9780851996097 9780851997629 İlter, E., Ok, K., 2007: Ormancılık ve Orman Endüstrisinde Pazarlama İlkeleri ve Yönetimi, II. Baskı., ISBN: 978-975-96967-4-0. 476 sayfa. Ankara. Kahveci,
G., Ok, K., Yılmaz, E., 2003:
Ecotourism and Sustainable Development of Forest Villagers in Turkey,
XII. World Forestry Cong. Canada,
http://www.fao.org/DOCREP/ARTICLE/WFC/XII/0708-A1.HTM Kinnear, T.C., Bernhardt, K., L., 1990: Principles of Marketing, Third Ed. USA. ISBN 0-673-38565-5. Kotler, P., 1997: Marketing Management, 9th ed., NJ. . USA. Memişoğlu, E., 2009: Kurumsal Pazarlama Yaklaşımıyla Milli Parklarda Kullanıcı Tatmin Düzeyinin Analizi (Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Örneği), İ.Ü. Fen Bilimleri Ens. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul. OGM, 2009: 2010 – 2014 Orman Genel Müdürlüğü Stratejik Planı, Ankara. Rahemtulla, Y.G. Wellstead, A. M., 2001: Ecotoursim: understanding expert and academic definitions. Northern forestry Cent. Inf. Report NOT-X-380 Kanada. TIES, 2010: The International Ecotourism Society resmi web sayfası, http://www.ecotourism.org, 02.06.2010. |
||||
ANKARA 2008 |
||||