TÜRKİYE ORMANCILAR DERNEĞİ 

   ekoturizmgrubu

 

ana sayfa 

   

 

Makaleler

 

 

EKOTURİZM ve DOĞA TEMELLİ TURİZMİN GELDİKLERİ

NOKTADAKİ KAVRAMSAL ÇERÇEVE

 

Yrd. Doç. Dr. Nazmiye ERDOĞAN

Başkent Üniversitesi  

SBMYO Bağlıca Kampusu Ankara

nerdogan@baskent.edu.tr

 

GİRİŞ

Geçmişte turizm yatırımcıları, turizmi sadece ekonomik fayda olarak görmüşlerdir. Bugün ise, olumsuz gelişmeler nedeniyle, ekonomik faktörlerin ötesinde turizmin çevresel ve sosyokültürel yapısına da bakılmaktadır. Son araştırmalar, turizmin sürdürülebilir kalkınmada pozitif bir yer alabilmesi için çevre korumaya önem vermesi üzerinde durmaktadır. Bu nedenle, turizm, artık yalnızca ekonomik yararları açısından değil, özellikle toplumsal ve fiziki çevre üzerindeki etkileri yönünden de bilimsel araştırmalara konu olmakta, hatta araştırmalarda ekonomik yararlar ve etkilerin gerçekte yarara dönüşüp dönüşmediği sorgulanmaktadır. 1987 yılında Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Komisyonu’nun yayınladığı Bruhtland Raporu’nda ilk kez gündeme getirilen “Sürdürülebilir Kalkınma” kavramı bir anlamda bundan sonraki anlaşmalara bir temel oluşturmuş, ekonomik ve sosyal kalkınma ile çevre arasında yaşanan çelişki ve ilişkilerin değerlendirmesinde hareket noktası olmuştur. Turizm faaliyetlerinin doğal ve kültürel kaynaklar üzerindeki olumsuz etkileri ve bu etkilerin turizmin kendi geleceğini tehlikeye attığının anlaşılmaya başlanması ile sürdürülebilirlik konsepti turizme de yansımış ve “sürdürülebilir turizm” konusu gündeme gelmiştir. Buna bağlı olarak ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeylerde sürdürülebilir turizm bağlamında çeşitli boyutlarda anlaşmalar ve toplantılar yapılmıştır. Bu tür girişimlerin temel nedenlerinden biri, turizm endüstrisinde sürekliliğin turizm amaçlı kullanılan kaynakların korunmasına ve geliştirilmesine bağlı olduğunun farkına varılmaya başlanmasıdır. Bunun yanında, turizm sektöründe pazarı büyütmek ve yeni kar alanları açmak gereği ortaya çıktı. Bu amaçla alternatif turizm, ekoturizm, doğa turizmi ve bilinç turizmi, sorumlu turizm, yeşil turizm gibi turizm türleri yaratıldı. Böylece turizme, en azından söylem seviyesinde, çevrecilik boyutu yüklendi. Bu çevreci turizm söylemine göre, doğayı değiştirmeden, bozmadan ve kaynakları tüketmeden kullanan yeni turizm türleri çıktı. Fakat herkesin bildiği gibi kullanmak demek, dönüştürmek, değiştirmek, etkilemek demektir. Dolayısıyla bozmadan, kaynakları tüketmeden kullanım olasılığı yoktur. Bu çevreci söylemin gerisinde, turizm sermayesi için kırsal ve doğal alanlarda yeni yatırım, mal ve hizmet satışı yapmak, pazar genişlemesini sağlamak, dolayısıyla yeni kar alanlarına yönelmek gerçeği yatmaktadır. Bu nedenle, turizm yatırımları son yıllarda kırsal kesimde ve yeşil doku içerisinde yoğunlaşmaya da başladı.

Bu çalışma kapsamında, Türkiye’de turizm uygulamalarından kaynaklanan temel sorunların tespiti yapılmaya çalışılmış, ekoturizmin kavramsal tanımlaması, uygulamaları ve mevcut durumu değerlendirmek amaçlanmıştır.  

EKOTURİZM

Ekoturizm denince akla öncelikle bir endüstriyel faaliyet gelmelidir. Ekoturizm kendine özgü belli karakterlere sahip, yoğun bir şekilde pazarlanan ve promosyonu yapılan kompleks endüstriyel faaliyetler ağından oluşur. Ekoturizm bazılarına göre koruma için finans sağlama, bilimsel araştırma, girilmemiş ve hassas ekosistemleri koruma, kırsal alanda yaşayan insanlara fayda, fakir ülkelerde gelişmeyi teşvik, ekolojik ve kültürel duyarlılığı geliştirme, turizm endüstrisinde sosyal sorumluluğu ve çevresel bilinci işleme, turistleri eğitme ve tatmin etme ve dünya barışını kurma yolu olarak nitelenir (Honey, 1999,  Blamey, 2001).

Ekoturizm, doğa temelli turizm endüstrisi içinde hızla büyüyen bir bölümdür ve sürdürülebilir turizmin bir biçimi olduğuna inanılır. Ekoturizm Topluluğu (Ecotourism Society) ekoturizmi, çevreyi koruyan ve yerel halkın refahını sürdüren, doğal alanlara doğru olan sorumlu turizm olarak tanımlar (Leung ve diğerleri 2001).  Zaman içerisinde ekoturizm farklı şekillerde ifade edilmiştir. Bunlardan bazıları şunlardır: Doğaya dayalı turizm, yumuşak turizm, özel İlgi turizmi, yeşil turizm, sorumlu turizm,  bilinçli turizm. Günümüzde, uluslararası anlaşmalar ve toplantılar başta olmak üzere ulusal ve bölgesel boyutta en yaygın olarak kullanılan ise ekoturizm terimidir.

Ekoturizmin teriminin orijini tam olarak net olmamasına rağmen ilk kullananlardan biri olarak kabul edilen Hetzer (1965) ekoturizmin 4 temel ilkesini tanımlamıştır:

·           Çevresel etkileri en aza indirmek

·           Ev sahibi ülkenin kültürüne saygı duymak

·           Yerel topluma faydaları maksimuma çıkarmak

·           Turist tatminini maksimuma çıkarmak 

Bu ilkelerden birincisi ekoturizmin en ayırt edici özelliği olarak tutuldu. Diğer ilk referanslar Miller 1978 Latin Amerika’da eko-kalkınma için milli park planlaması üzerinde bir araştırmada bulundu. 1970’lerin ortasından 1980’lerin başlarına doğru geliştirdikleri ekoturlarla ilgili olarak Environmental Canada tarafından oluşturulan dokümanlarda geçmektedir. Ekoturizm 1970’lerde ve 1980’lerde çevre hareketinin içinde gelişti. Kitle turizmi ile ilgili memnuniyetsizliğin ortaya çıkmasıyla çevresel ilginin artışı ikiye katlandı. Bu durum alternatif doğal alanlarda doğaya dayalı tecrübelere olan talebi artırdı. 1980’lerin ortalarına kadar az gelişmiş ülkeler ekoturizmi hem koruma hem de kalkınma hedeflerini başarma aracı olarak tanımladı (Blamey 2001). 

Kanada Çevre Danışmanlığı Komisyonu “yerel toplumun bütünlüğüne saygı gösterirken, ekosistemin korunmasına katkıda bulunan aydınlatıcı doğa seyahati” olarak tanımladı. Tanıma doğa temelli, çevreye duyarlı, yaşama saygılı, akılcı ve ölçülü gibi çeşitli anlamlarda yüklendi. Ekoturizmin itimat edilen ilk tanımı Cabellos-Lascurain’e aittir: “Ekoturizm bir yerdeki geçmiş ve şimdi var olan kültürel ifadeler kadar, doğayı, yaban hayatını ve doğal bitkisini inceleme, doğa hayranlığı, görünüşünden zevk alma gibi belli amaçlarla kısmen bozulmamış veya kirletilmemiş doğal alanlara yapılan seyahattir.”  

Dikkat edilirse, bu tanımda ekoturizm bilmek, anlamak ve tecrübelemek için yapılan bir faaliyet olarak sunulmaktadır. Özellikle 1992 Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesinden sonra, ekoturizmin tanımına sürdürülebilir kalkınmayla ilgili ilkeler de eklendi. Bu ilkeler devletler ve ilgili endüstriler tarafından doğa temelli turizmin uzun dönemli sürdürülebilirliğinin ancak ilkeli ve arza göre planlanmış yaklaşım benimsenirse olabileceğini anlamasıyla anlam kazanmaya başladı. 2000’lerde de yapılan eklemelerle ekoturizmin birçok tanımı ortaya çıktı. Bu tanımlardaki ortak faktörler şunlardır:

 (1) Ekoturizm doğa temelli (gidilen yerin doğa olması): Koruma işlevi 

 (2) Ekoturizmde çevresel eğitim:  Eğitimsel işlevi

 (3) Sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi: Yerel katılımcılık işlevi

Dolayısıyla, ekoturizm başlangıçtan beri çevre eğitiminin vurgulandığı, bozulmamış doğal alanlarda doğaya dayalı seyahat olarak sunulmaktadır. Eğer ekoturizm faaliyetlerini düzenleyen, yöneten ve belirleyen güç çevre bilinciyle hareket eden turistin kendisi olsaydı, bu tanımlama yeterince geçerli olabilirdi. Bu ve farklı nedenlerden dolayı, ekoturizmin üzerinde anlaşılmış tek bir tanımı yoktur. Kavramın hem anlam hem de kullanımında karmaşa ve anlaşmazlık sürmektedir.

Ekoturizmin doğaya yönelik olması, doğal ve kültürel kaynakları takdir etme bağlamında, ekoturizm sürdürülebilir turizm karakteri taşımaktadır. Ekoturizmin ne olduğu bu üç öğeyi içeren ve bunlara eklenen yerel ekonomiye fayda gibi diğer karakterler de kullanarak açıklanır. Bu öğeler birbirini destekleyen bir şekilde kullanılarak, ekoturizme doğayı tanıma ve doğayı anlama, doğadan zevk alma ve doğayı gözetme karakteri verilir; ekoturizm doğa turizmi olarak nitelenir ve kitle turizmine çevreci bir alternatif olarak sunulur. Böylece, ekoturizmin tanımlarında gidilen yerlerde doğanın değişmeyeceği, doğaya saygı, bozmadan kullanım, bilgili kullanım, aydınlatıcılı, çevreye uygun tesis kurma vurgulanır (Erdoğan ve Erdoğan, 2005). Masberg (1999) ekoturizmi doğal ve kültürel kaynakların korunmasına katkıda bulunmaya odaklanan yerel halka ekonomik katkıyı teşvik eden turizm biçimi olarak tanımlamıştır.

 Ekoturizmin eski ve yeni bütün tanımlarında doğaya yönelik olmasının nedeni olarak, örneğin doğaya geri dönme arzusu, doğayı deneyimleme isteği, günlük yaşamın baskılarında kaçma, doğayı yok olmadan görme isteği ve trekking, kuş gözlemciliği, rafting, kanyonculuk, kayakçılık gibi çok daha özel ilgi ve faaliyetler verilir. Bu arada tanımla ilgili cevaplandırılamayan bazı sorular da ortaya çıkmıştır: Doğa içinden arabasıyla geçen biri doğayı deneyimliyor mu yoksa durup gezmesi mi gerekir (yani deneyim tanımlanmış bir faaliyeti mi gerektirir)? Eğer geziyorsa, ne kadar gezmeli ki bu geziyle o doğa temelli turist olsun (yani bu tür turist olmanın faaliyet yanında zamansal ölçüsü ne?).  Yakınından geçmek veya uzaktan seyretmek (yani fiziksel mesafe faktörü) bu faaliyeti doğa temelli turizm yapar mı? Ayrıca, neden ekoturizm denince bazılarının aklına hemen “korunan alanlar” geliyor? Ekoturizm denildiğinde korunan alanların akla getirilmesindeki amaç, söylenenin tam aksine, bu alanları ekoturizme ve yaygın kullanıma açmayı meşrulaştırmak için mi yapılıyor? Korunan alanlar dışındaki doğal alanlara gitme ekoturizm değil mi? Bu alanların da korunması gerekmez mi? Kitle turizmiyle veya herhangi bir diğer endüstriyel faaliyetle tahrip edilmiş bir alan neden korunma altına alınmasın ki? Tahrip edilmiş koruma altında olmayan alanlarda korunma teşvik edilmesi gerekmez mi. Bütün bu sorular ve sorunlar doğa temelli veya ekoturizmin ne olduğu, amacı, sonuçları ve sınırları üzerinde bir anlaşma olmadığını göstermektedir. Ryel ve Grasse (1991) yerel halkın ekonomik faydalarını maksimuma çıkarma ve ülke ekonomisine katkı bakımından,  ekoturizmdeki “eko” önekinin “ekoloji” kadar “ekonomiye” de karşılık gelmesi gerektiğini ifade etmektedir. Burada kullanım ve koruma arasındaki çelişki ve hatta bunların birbirini desteklemeyen doğası göz ardı edilmektedir. Kullanım daima her hangi bir tüketmeyi veya etkiyi ortaya çıkartır. Bu kaçınılmazdır. Bu kaçınılmazlık ekoturizm veya herhangi bir turizm türünde ilk gereksinimle birlikte başlar. Bu gereksinim turistin geleceği yerde veya yakın çevresinde kalma, yeme içme ve eğlenme gibi ihtiyaçları karşılayan tesislerin kurulmasını beraberinde getirir. Bu da doğal peyzajın teknoloji kullanarak yeniden biçimlendirilmesi demektir (Erdoğan, 2003).

 Karşıt görüşlere göre yukarıda sunulan tanım, amaç ve ilkelerde olduğu gibi yakalayıcı ve çekici sözler kullanılarak, ekoturizmin gerçek amacı idealleştirilmiş tanımlamalar ve betimlemeler içine indirgenmiştir. Ekoturizmin amacı, turistin istekleri bağlamında ele alındığında tanımlamalarda görülen bilme, görme, yardım, doğaya saygı, doğanın kıymetini takdir etme gibi amaçlar doğru görünür. Ulusal ve uluslararası sermaye bağlamında ele alındığında ekoturizmin amacı yeni kazanç alanları demektir. Ekoturizm endüstrisinin varlığı, kullanılacak doğanın ve doğayı kullanacak insanların varlığına bağlıdır. Fakat ekoturizmin egemen amaç yapısını belirleyen ne doğadır ne de turistler. Ekoturizmin ikincil amacı, dikkatleri sürdürülebilirlilik sorunları olan kitle turizminden alıp daha az zararlı görünen ekoturizm gündemine kaydırma çabası olmaktadır.

Yukarıdaki tanımlar ve değerlendirmelerden hareketle araştırılması gereken çeşitli sorular gündeme gelmektedir:

1.      Kitle turizminin gittiği yerler doğa değil miydi ve şimdi ne tür bir doğa?

2.      Neden birden bire “çevreyi düşünme” ile turizm birleştiriliyor ve ekoturizm çıkıyor?

3.      Ekoturizm, doğayı tahrip eden kitle turizm endüstrisinden farklı bir endüstri mi?

 

Ekoturizmin belirtilen amaçlarına bağlı olarak ziyaretçiler, yerel halk ve yerel iş yerlerinin etkinliklerini içeren ekoturizmin tanımı, genel ayırt edici doğası ve sonuçları hakkında çeşitli ilkeler sunulur. Ekoturizmin ilkeleri ekoturizmin yapıldığı bir alanda değerlendirme ölçüsü olarak kullanılabilir. Bunun için her ilke açıkça belirtilmeli; her ilkeyi oluşturan faktörler saptanmalı; her faktörün işlevsel tanımlaması yapılmalı; böylece ölçülebilir hale getirilerek ölçmeler yapılmalı ve sonuçlar değerlendirilmelidir.

TEMEL SORUNLAR

Turizm sektöründeki yukarıda söz edilen gelişmeler kaçınılmaz olarak, akademik çevrelerdeki tartışmalardan kamu politikalarına kadar geniş bir alanı kapsayacak biçimde Türkiye’ye de yansımıştır. Türkiye, ekoturizm etkinliklerinin uygulanması açısından zengin doğal ve kültürel kaynak değerlerine sahiptir. Turizm faaliyetlerinde yaşanan gelişme ve çeşitlilik Türk turizm sektörüne de yansımış ve özellikle doğaya dayalı turizm faaliyetlerinden yayla turizmi, botanik turizmi, kuş gözlemciliği, foto-safari, rafting vb. etkinliklere talep artmıştır. Son yıllarda ekoturizm kavramının gelişmesiyle beraber ortaya çıkan yeni turist profilinin beklentilerine uygun olarak seyahat acentelerinin çoğu doğanın içinde, aktif, macera ağırlıklı turlar düzenlemeye başlamışlardır (Küçük ve diğerleri, 2004; Erdoğan, 2004).

Ancak ekoturizm kavramının çok iyi anlaşılamaması ya da ülkemizdeki mevcut ekonomik ilişkiler nedeniyle yeterli ekoturizm bilincine sahip olmayan turizm sektörü tarafından taşıma kapasiteleri dikkate alınmadan turların düzenlenmesi ekoturizm potansiyeli olan alanlarda denetimsiz ve doğayla bağdaşmayan yapılaşmalara, flora ve fauna üzerinde çok yönlü olumsuz etkilere neden olabilmektedir.

Bu bağlamda ortaya çıkan başlıca sorunlar aşağıdaki gibidir:

1. Tanımlama ve uygulamada farklılık
   2. Doğayı değiştiren yapı ve kullanma
   3. Doğal ve kültürel kaynaklarda tehlike
   4. Kısa dönemli ekonomik getiri

 Neyişçi’de aynı konuda (2002) Türk turizminin 2002 Dünya Ekoturizm Yılına çok hazırlıksız, ulusal ekoturizm konseyini kuramamış, ekoturizm uygulamalarını düzenleyecek yasal, teknik ve yönetsel altyapıyı hazırlamadan girmiş olduğunu ifade etmiş ve bu durumun Anadolu’nun çok zengin ekoturizm değerlerini yanlış kullanma ve ziyan etme riskinin de arttığı yönündeki endişelerini belirtmiştir.

 Bu nedenle ekoturizm etkinliklerinin yürütülmesinde turizm sektörünün bilinçlenmesi ve konuya ilişkin planlama ve denetim mekanizmalarının geliştirilmesi turizm etkinlikleri sonucunda ortaya çıkabilecek çok yönlü zararların en aza indirgenmesinde büyük önem taşımaktadır (Duffy, 2002; Erdoğan, 2003). Sonuç olarak sürdürülebilir turizm kalkınmasını sağlamak için turizm sektörünün temel cazibe unsurlarını korumak ve geliştirmek bilincinde olmak gerekir.

 Bütün bu olumsuzluklara rağmen gene de, 1990’lardan beri gelişmesi hızla ön plana çıkan çevre konusuyla birlikte, turizm sektörü de çevre konusunu göz ardı edemez duruma gelmiştir. Bu bağlamda çevreye yönelimin başlıca nedenleri:

 ·      Kitle turizmiyle gelen çevresel bozulmaların getirdiği sonuçlar

·      Kırsal alanlara yayılan çevresel bozulmalar

·      Artan çevre yasalarının baskısı

·      Çevre korumaya gerçek veya imaj yaratma bağlamında eğilerek rekabet ve kar avantajı kazanmak

·      Doğaya yönelik turist tercihiyle gelen talebin artması

·      Bu tür turistlerin doğaya olan duyarlılığı (çevre bilinci)

 Doğa turizmine yönelen turist profili ülkemizde karşılık buluyor mu?

Doğa turizmine yönelen bir turist kitlesi var. Bunları doğa turisti olarak nitelendirebilir miyiz? Fakat bunların doğa turizmi etkinliklerini yaparken doğa turisti niteliklerine sahip olduğunu iddia edebilir miyiz?

  Doğa turizmi yapmak ekoturizm yapmak mı? Doğaya dayalı turizm faaliyetleri ekoturizm olarak tanımlanamaz.

 Bu alanda trekking yapılır, kuş gözlemciliği vb. yapılır, ekoturizm potansiyeli var!  Bu da alanın ekoturizm potansiyelinin belirlenmesi oluyor. Bu nedenle öncelikle kavramsal karışıklıların düzeltilmesi gerekiyor. Ya da kavramlar üzerinde durmak bu kadar önemli mi?

 Doğa turizmi kapsamında sadece bölgelerin doğa turizmi potansiyeli belirleniyor ve sadece bir turizm etkinliği olarak değerlendiriliyor. Doğa turizmi de ekoturizm kadar olmasa bile koruma ilkeleri olan bir turizm türü. Özellikle de hassas ekosistemlere sahip alanların kullanıldığı düşünülürse daha dikkatli bir turizm planlamasının yapılması gerektiği ortaya çıkar.

 Doğa (temelli) turizmi ve ekoturizm

Ülkemizde tam anlamıyla doğa turizmi tanımı ve bunun diğer turizm türlerinden uygulama bakımından farklılıkları ortaya konmuş değil.

 Ekoturizm yapılan veya yapıldığı iddia edilen veya uygulamaya çalışıldığı belirtilen alanlarının hemen hepsi orman ekosistemlerindeki milli parklardır. Bu nedenle bu alanlarda öncelik olarak korumayı vurgulayarak ardından koruyarak nasıl kullanabiliriz? Bunu yaparken de; Ekoturizmi orman ekosistemlerini kurtarıcı bir araç olarak görebiliriz. Fakat sonuçlarına baktığımızda bunun başarılamadığını ve bunu başarmak için neler yapılabilir öncelikli olarak bunun üzerinde durmamız gerekir.

 Bazı sorulara cevap bulmamız gerekiyor:

1) Ekoturizm ilkelerine göre hizmetimizi değiştiriyor muyuz?

(2) Turistleri değiştirebilir miyiz?

(3) O zaman hizmet edeceğimiz kitleyi nasıl belirleyeceğiz

 Altanlar ve Kesim’in (T.Y.) vurguladığı gibi çevresel planlama ve turizm planlamasına yönelik çok sayıda çalışma olmasına rağmen çok az ekoturizm planlaması örneği var. Bunun nedeni, Ekoturizmin tam anlamıyla ne olduğu ve ne yapmak istediği konusunda ortak bir karar birliğine varılamamasıdır.

 Gündemdeki  sorular

Tüm bu ilkelere rağmen, ekoturizmde bazı ciddi sorular gündemde kalmaya devam etmektedir.

·            Ekolojik olarak sürdürülebilir bir turizm mi?

·            Dışarıdan gelen tahriplere karşı koyabilir mi?

·            Çevreye daha az etki eden, yüksek değeri olan, yerel halk tarafından istenen bir turizm çeşidi mi?

·            Gerçekten yerel halkın kalkınmasına katkıda bulunmakta mı?

·            Yerelin kalkınması sadece turizme bağlanabilir mi?

 Uygulamadaki sorunlar

   İlke ve yasaların ne ölçüde uygulandığı bilinmemektedir. Bunları ölçme büyük ölçüde yapılmamakta,

   Çevre korumayla ilgili yasaların, anlaşmaların getirdiği koruma tedbirlerinin uygulanabilmesi için fon gereği

 

Son yıllarda ekoturizmin popülerliği artarken sürdürülebilirlik bağlamında destekleyici görüşler yanında eleştirel görüşler de olmaktadır. Eleştirilere göre, ekoturizm tanımlarında kullanılan yakalayıcı ve çekici sözlerle ekoturizmin gerçek amacı idealleştirilmiş tanımlamalar ve betimlemelerle gizlenmektedir: Turistin istekleri bağlamında ele alındığında ekoturizmin amacı, bilme, görme, yardım, doğaya saygı, doğanın kıymetini takdir etme gibi nitelemelerle açıklanır. Bu açıklama dikkatleri sürdürülebilirlilik sorunları olan kitle turizminden alıp daha az zararlı görünen ekoturizm gündemine kaydırma çabası olarak eleştirilir. Turizm endüstrisinin ve akademisyenlerin turizmdeki sürdürülebilirlilik iddiaları gerçeği yansıtmayan geçersiz iddialar ve teoriler olarak nitelenir. Daha kötüsü eleştirel çevreler tarafından ‘bilinç yönetimi” olarak nitelenir (Erdoğan, 2002) .

 Ekoturizmin kitle turizmine sürdürülebilir alternatif olarak sunulması da soruşturulmaktadır (Walpole ve Goodwin, 2000): Kitle turizminin nesine alternatiftir? Sayısal çokluğa ve bir yere yığılmaya mı? Ya da kitle turizminde önemli yerlerde yabancı veya yabancı ortaklığında büyük sermayenin egemen olmasına mı alternatiftir? Değildir, çünkü benzer sermaye kar olasılığı yüksek olan her yere gidecektir.

 Ekoturizm “alternatif turizmin doğa temelli ve doğaya yönelik bir biçimidir”  diye tanımlanmaktadır (Mieczkowski 1995). Bu tanımlamanın da geçersiz olduğu öne sürülmektedir: Kitle turizmi doğaya yönelik değil mi? Aslında kitle turizmi en gözde kıyılara ve yerlere yönelen bir hareketlilik ve etkinliktir. O zaman, ikisi de doğaya yönelik olduğuna göre ayırıcı öğe veya öğeler nelerdir?

 

Doğa Temelli Turizmi ve Ekoturizm Akreditasyon Programı

 Avustralya turizm endüstrisinin hızla büyüyen parçası ve önemli alt kategorisi, giderek popülerleşen bir sektör olan ekoturizm ve doğa temelli turizmdir. Avustralya Ekoturizm Örgütü (EAA) doğa temelli turizmi “öncelikli odak noktası doğal alanları tecrübe etmek olan ekolojik sürdürülebilir turizm”  ve ekoturizmi de “öncelikli odak noktası çevresel ve kültürel anlayışı, takdiri ve korumayı teşvik eden doğal alanları tecrübe etme olan ekolojik sürdürülebilir turizm” olarak belirtmiştir (EAA, 2000).

 Ekoturizm akreditasyonu, aşağıdaki hedeflere ulaşmak için verimli bir süreç olarak da bilinmektedir (WWF, 2000):

  • Eko-verimlilik ve doğal alan koruması,
  • Biyoçeşitlilik koruması ve ekolojik ayak izlerinin azaltılması,
  • Turizm kalkınmasının sosyal noktaları,
  • Turizm kalkınmasının ekonomik noktaları,

 Doğa temelli turizm ve ekoturizm piyasasındaki hızlı artış ve talebe bağlı olarak, çevresel konular ve sorunlara karşı artan bir küresel bilinçle, turizmin bu sektörüne uygulanacak düzenleyici mekanizmalar için güçlü bir itici güç oluşmuştur. Akreditasyon gibi düzenleyici mekanizmalar, endüstrinin amacını yukarıya taşımak ve onu geliştirmek için doğa temelli turizm ve ekoturizm prensiplerini mümkün kılmak üzere önerilmiştir. Doğa temelli turizm ve ekoturizm akreditasyonu, yöneticileri uluslararası, ulusal ve bölgesel kabul görmüş prensipler ve kriterlere göre akredite ederek; çevreyle uyumlu, sosyal yarar sağlayan ve ekonomik olarak uygulanabilir yönetime ulaştırmaya çabalamaktadır (Richardson,1994). Ayrıca, akreditasyon süreci, doğa temelli turizm ve ekoturizm ürünlerinin pazarlanmasında standartları koymak ve rekabetçi bir alan sağlamak için bir araç sunmaktadır.

 

Doğa Turizmi ve Ekoturizm Ürünleri 

Doğa Turizmi

İleri Ekoturizm

Ekoturizm

Direk olarak ve kişisel olarak doğayı tecrübe etme üzerinde odaklanır

V

V

V

Daha fazla anlama, takdir etme ve hoşlanmayı sağlama yoluyla doğayı tecrübe etme için fırsatlar yaratır                                                                                         

Zorunlu olmayan isteğe bağlı

Zorunlu, fakat tecrübe için ana eleman değil

Tecrübe için ana eleman

Çevresel sürdürülebilir turizm için en iyi uygulamaları görünür hale getirmek

v

V

V

Doğal alanların korunması için olumlu katkı sağlar

 

V

V

Yöre halkına yapıcı katkılar sağlar

 

V

V

Farklı kültürleri içine alır ve onlara karşı hassastır, özellikle yöre halkına

 

  V

         V

Her zaman için devamlı olarak müşteri beklentilerini karşılar 

v

  V

        V

Gerçekçi beklentilere önderlik eder, doğru olarak pazarlar

v

  V

        V

 

Uluslararası Ekoturizm Topluluğu`na göre doğa turizmi:

“Doğal alanları tecrübe etmeye yönelik olan ekolojik olarak sürdürülebilir turizm”

 Doğa turizmi, doğa ve doğayla ilgili olguların, bu alanları ziyaret etmek için temel güdülenme olduğu doğal alanlara yapılan seyahattir”.

 Doğa turizmi, doğal kaynakların uygun bir şekilde, zarar görmeden kullanımını amaçlarken ziyaretçilerin bu şekilde eğlenme-dinlenme ve yenilenmelerine olanak sağlar”.

 

Ekoturizm ;

“Doğal alanları tecrübe etmeye yönelik olan ekolojik olarak sürdürülebilir turizm olarak nitelenmekte çevre ve kültürel anlayışa değer verme ve koruma olarak tanımlanmaktadır.

 

SONUÇ ve DEĞERLENDİRME

 Dünya Turizm Örgütü (WTO) ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) gibi uluslararası büyük kuruluşlar, yabancı yatırımlar, tur operatörleri girişimleri, Dünya Bankası, Avrupa Topluluğu ekoturizm hareketini özellikle gelişmekte olan ülkelerde teşvik etmekte ve katkıda bulunmaktadırlar. Bu hareketle gelişmekte olan ülkeler, öncelikli olarak ekoturizmi bir kalkınma aracı olarak görmekte ve ekonomilerine katkı sağlamak için benimsemektedirler. Doğal kaynakları kendi çıkarları doğrultusunda satın almak isteyen yabancı yatırımlar, yerel toplumun kalkınması için ekoturizmin zorunlu olduğu konusunda birleşmektedir. Böylesine gelişmenin sadece tüm yerel toplum boyunca yayılması değil aynı zamanda çevresel konuların en yüksek öncelikte olması gerekmektedir. Böylece çevre eğitimi yoluyla yerel halk ve hükümetin tutumlarını değiştirerek, toplumun gelişimi ve politik öncelikleri değiştirme yoluyla doğa korumayı geliştirmek ve doğa korumaya neden olmak için ekoturizm kullanılır. Eğer, ulusal ve yerel stratejinin bir parçası olarak ekoturizm planlanacaksa, ekoturizm endüstrisinin yönlendirdiği etkinlikler ve bu etkinliklere katılan turistlerin etkilerini izleyecek ve kontrol edecek yasaların oluşturulması gerekmektedir. Bir işletmenin tesislerinin kurulması ve geliştirmesi aşamalarında çevre kaynakları üzerindeki etkilerinin rutin olarak izlenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir (Erdoğan 2003).

 Kuruluşların kendi başlarına tek bir amaç doğrultusunda, promosyonunu yaptığı ekoturizm, doğru işlemeyen stratejilere ve sonuçlara neden olmaktadır. Ekoturizmin gelişmesinde hükümetin rolü, gelişmenin planlı bir şekilde yürümesine izin veren, yasal bir ortam sağlamaktır. Ekoturizm planları ile ilgili her sektörü, grubu, yerel kuruluş üyelerini, yerel yönetimleri, devlet kurumlarını, yerel halkı, ziyaretçileri,  sivil toplum kuruluşlarını, eğitim kuruluşlarını, seyahat acentalarını vb. içine katan bir planlama yaklaşımı ile gerçekleştirilecek projeler daha başarılı olacaktır. Özellikle de korunan alanlarda yapılan turizm etkinliklerinde alanların taşıma kapasiteleri de dikkate alınarak, ekonomik, çevresel ve sosyal faydaları maksimuma çıkaran, olumsuz etkileri en aza indiren bir planlama yaklaşımının benimsenmesi gerekmektedir. Aksi takdirde sahip olduğu kaynak değerleri nedeni ile koruma altına alınmış olan alanlar ekonomik katkı sağlanması uğruna büyük zararlara uğrayacaktır ki çoğu ülkede özellikle gelişmekte olan ülkelerde bunun örnekleri görülmektedir. Küçük ve diğerlerinin de belirttiği (2040) gibi korunan alanlarda yapılan faaliyetlerin büyük çoğunluğu yapılış ve uygulanış amaçlarına bakıldığında ekoturizm faaliyeti olarak değil, doğaya dayalı turizm faaliyeti olarak adlandırılabilir. Nedeni; bu faaliyetlerin uygulanmasında koruma, ziyaretçi eğitimi, doğaya karşı sorumluluk öncelikli amaç olarak görülmekle birlikte ekoturizm uygulamalarında gerekli diğer bir ön koşul olan alanlarda yaşayan yöre insanının faaliyetlere katılımının yeterince sağlanamamış olması, sosyo-kültürel boyutunun eksik kalmasıdır

 

Çevresel sorunlar insandan kaynaklandığı için, çözüm de ancak insana bağlıdır.
İnsanın söylediği, fakat uygulamadığı çözüm, çözüm karakterini yitirir
Çevreye ve insan sağlığına önem veren, uzun dönemli düşünme, karar vermeye yönelik bir iş yapma çalışma kültürünün geliştirilmesi Bu güçler arasında dengelerin kurulması koordinasyonun sağlanmasıyla gerçekleşme olasılığına sahiptir. Doğal alan, ziyaretçi, yerel halk, akademisyenler, devlet kurumları, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, medya, ortak işbirliği ve koordinasyonun sağlanması gerekmektedir (Erdoğan, 2002).  Tüm bu eleştirel ve destekleyici görüşler doğrultusunda, tanımlar ve içerikleri üzerinde fazla durmadan, hangi turizm türü olursa olsun, adı ne olursa olsun, ister doğa temelli, ister ekoturizm olsun ana başlığımız olan sürdürülebilir bir turizm ancak (a) çevresel ve ekolojik anlamda sürdürülebilir; (b) ekonomik anlamda uygulanabilir; (c) sosyal anlamda kabul edilebilir özelliklere bağlı olarak, çevreci bir yönetim ve planlamalarla gerçekleşme olasılığına sahiptir.

 

Kaynaklar

Ayala, H. (1996). Resort Ecotourism: A Master Plan For Experience Managemgnt. The Cornel Hotel And RestaurantAdministration Quarterly, Volume 37, Issue 5, October 1996, Pp 46-53,

Altanlar A. ve Akıncı Kesim G.(T.B.D.) “Akçakoca İlçesinin Ekoturizm Olanaklarının Değerlendirilmesi” Ormancılık Dergisi.

Honey, M., Rome, A., (2001). Protecting Paradise: Certification Programs for Sustainable Tourism and Ecotourism, Institute for Policy Studies, Washington DC, pp: 1-115.

Blamey, R. K., Principles of Ecotourism, The Encyclopedia of Ecotourism, ed: Weaver D. B., CABI Publishing, New York, (2001).

Duffy, R. A., Trip Too Far: Ecotourism, Politics and Exploitation, Earthscan Publications, London, (2002).

Ecotourism Association of Australia (EAA), Nature and Ecotourism Accreditation Program, Second Edition, Red Hill, Australia, (2000).

Erdoğan N. (2003). Çevre ve (Eko)turizm, Erk Yayıncılık, Ankara.

Erdoğan, N.  ve E. Barış, (2005). “The Nature of Ecotourism Activities of Travel Agencies in Turkey”, International Congress Coastal and Marine Tourism, Development, Impacts and Management, 235–242, İzmir, Turkey, 2005.

Erdoğan, N. (2004). “Ecotourism and Tour Operators: An Evaluation of Principles and Activities”, II. International Tourism, Environment and Culture Symposium, 37–48, İzmir, Turkey,

Erdoğan, N., Erdoğan, İ., (2005). Ekoturizm Betimlemeleriyle İletilenlerin Doğası, Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, 20,1, 55-82,

Erdoğan, N., Barış, E., (2007). Environmental Protection Programs and Conservation Practices of Hotels in Ankara, Turkey, Tourism Management, 28, 604–614).

Erdoğan, N., (2009). Turkey's Tourism Policy and Environmental Performance of Tourism Enterprises, Tourism Enterprises and Sustainable Development, International Perspectives on Responses to the Sustainability Agenda, ed: Leslie D.,  Routhledge, UK,

Erdoğan, N. (2002). Sürdürülebiirlik Bağlamında Ekoturizmin Sosyal, Ekonomik ve Çevresel Etkiler Bakımından Değerlendirilmesi. First Tourism Congress of Mediterranean Countries, April 17-21 Antalya.

Leung, Y. ve Diğerleri (2001) The Role of Recreation Ecology in Sustainable Tourism and Ecotourism, içinde McCool, S. ve R. N. Moisey (eds) (2001). Tourism, Recreation, and Sustainability: Linking Culture and the Environment. NY: CAB International

Nepal, K. S. (2000) Tourism in Protected Areas The Nepalese Himalaya, Annals of Tourism Research,  27(3): 661-681.

Neyişçi, T., (2002), Orient Ekspreste Harem-Selam, First Tourism Congress of Mediterranean Countries, Akdeniz University, Antalya, s: 397-404.

Weaver, D. B. (1999) Magnitude of Ecotourism in Costa Rica and Kenya, Annals of Tourism Research. 26(4): 792-816. Griffith University, Australia.

Küçük ve Diğerleri (2004). Türkiye’de Doğa Koruma Çalışmaları, Kaynak Değerlerini Etkileyen Faktörler ve Ekoturizm, II. Uluslararası Turizm Çevre ve Kültür Sempozyumu, İzmir.       

http://www.ecotourism.org.au/neap.asp

 

Makaleler
 

   

ANKARA 2008